Madonna’nın ilk filmi
W.E, sevdiği kadın uğruna koskoca bir imparatorluktan feragat eden Kral
8. Edward ve Amerikalı dul Wallis Simpson’ın aşklarını konu alıyor.
Amerika’nın Baltimore şehrinde doğan Wallis ve Kral Edward’ın aşkları masalsı ama gerçek.
Kral Edward’ın, ikinci evliliği halen sürerken tanıştığı
Wallis Simpson, ilk bakışta çekici olmayan ama ince zevki, kültürü ve
neşesi ile etrafındaki herkesi kendine hayran bırakan bir kadındı.
Edward ise zeki, bilgili ve tüm Britanya’nın gözde yakışıklı bekarıydı.
Tanıştıkları dönemde henüz prens olan Edward, Wallis Simpson’ı görür görmez onun büyüsüne kapılmıştı.
Ancak bu ilişkinin İngiliz monarşisinde kabul görmesine imkan yoktu.
Wallis iki evlilik yapmış dul bir kadındı, üstelik damarlarında İngiliz kanı taşımıyordu.
Wallis kocasından boşanacağı süre zarfında İngiltere Kralının ölmesiyle veliaht 8. Edward tahta çıktı.
İngiliz yasalarına, kiliselere ve geleneklere göre evlenmeleri mümkün olmayan çift birbirinden vazgeçmedi.
Ve tarih 10 Aralık 1936’da Edward, delicesine sevdiği
Wallis Simpson’la evlenebilmek için radyodan halkına seslenerek
heyecanlı bir konuşmayla kraliyeti bıraktığını duyurdu!
Tüm sansasyonlara rağmen Edward’ın annesi Kraliçe Mary oğlunu reddetmedi ve ona Windsor Dükü ünvanını verdi.
Dük Edward’ın tacını ve tahtını bıraktıktan 6 ay sonra çift Fransa’da Conde Şatosunda evlendi.
Artık tüm dünyanın gözde çifti olan dük ve düşes 20. Yüzyılın en büyük aşkını temsil ediyordu.
Wallis, düğünlerinde gelinlik yerine beyaz bir tayyör giymeyi tercih etmişti.
İnce fiziğiyle oldukça şık taşıdığı bu tayyör Design Museum tarafından ‘’Dünyayı Değiştiren 50 Elbise’’ kategorisine girdi.
Zira Düşes’in beyaz tayyörü dönemin gelinlik modasını etkilemiş ve kadınlar tarafından hızla taklit edilmeye başlanmıştı.
Artık Wallis Simpson sadece eski Kralın yeni eşi değildi aynı zamanda bir stil ikonuydu da.
Sıradan görünen ama aura sahibi düşeş güzel olmadığını kendisi de ifade ediyordu.
‘’Ben güzel bir kadın değilim, dolayısıyla yapabileceğim tek şey herkesten çok daha iyi giyinmek’’ diyen Wallis’in çok zeki bir kadın olduğu tartışılmaz.
Uğruna kraliyeti bırakan yakışıklı eşinin yanında stiliyle ön plana çıkan ince zevkli kadını temsil ediyordu.
Ahenkli ve ihtişamlı yaşamları kadar Windsor Düşesinin giyim stili de 1930’lu yılların modasını oluşturuyordu.
Dönemin ünlü modacılarının peşinden koştuğu Wallis, Paco
& Robanne, Elsa Schiaparelli, Chiristian Dior, Givenchy ve Coco
Chanel gibi tasarımcılarla tarzını belirliyordu.
Bir stil ikonu olarak
moda atarihine adını yazdıran Bayan Simpson hala Dior ve Roland Mouret
gibi günümüz modaevlerinin ilham kaynağı olmaya devam ediyor.
Dünyanın en güzel kadınlarından değildi ancak en iyi giyinen kadınlarındandı şüphesiz.
Hakkında çıkan tüm spekülasyonlara karşın modayı bir silah olarak kullandı O.
Yaşantılarının
ihtişamları kadar Winsor Dükü Edward’ın Wallis’e hediye ettiği aşkını
simgeleyen mücevherleri de gündemden hiç düşmedi.
20. Yüzyılın en büyük
aşkına tanık eden Cartier marka parçalar, yalnızca yapıldıkları dönem
hakkında fikir vermiyor, aynı zamanda ünlü çiftin yaşamlarına dair
bilgiler de sunuyor.
Bir çok mücevherde tarihlerin yanısıra samimi aşk cümleleri de var.
Edward’ın karısına
duyduğu sevginin nişaneleri olan bu parçalardan 1935 yılında
evliliklerinden önce Cartier tarafından imal edilen, değeri ise yaklaşık
90.000 sterlin olan elmasta iki sevgilinin baş harfeleri W ve E’ye
ayrıca tahttan inmesiyle sonuçlanan sıkıntılı dönemlerine ait ‘’sıkı
tutun (dayan)’’ ifadesine rastlanıyor.
Düşeş Wallis’in
favorisi ise yine Cartier marka, dokuz adet Latin haçtan meydana gelen
elmas bileziğin üzerinde krala düzenlenen suikast girişimine ithafen
‘’Tanrı Kralı Wallis için korusun. 16. VII. 1936’’ yazılmış.
Değeri 450.000 sterlin olan bu bilezik evlendikleri gün Wallis’in bileğindeydi.
Madonna’nın ilk
yönetmenlik deneyimi olan Wallis ve Edward’ın büyük aşkını konu alan
sinema filmi ile moda bugün yeniden Wallis Simpson adını yaşıyor.
Kaynak: Star Gazetesi Cumartesi eki
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder