Belirli bir zaman içinde birtakım
insanların çamaşır mandalı yapımında çalıştıklarını varsayalım. Diyelim ki
bunlar günde 8 saat çalışarak, dünyanın bütün mandal ihtiyacını karşılayacak
kadar üretim yapmaktadırlar. Birisi çıkar, aynı sayıda işçinin aynı çalışma
süresi içinde öncekinin 2 katı mandal yapmasını sağlayan bir buluş koyar ortaya.
Ama dünyanın 2 kat fazla mandala ihtiyacı yoktur; mandallar zaten o kadar
ucuzdur ki, daha ucuza satılsa bile daha fazla satın alan olmayacaktır. Aklı
başında bir dünyada olsa, bu durumda, mandal yapımıyla uğraşan herkes 8 yerine 4
saat çalışır; ama bunun dışında her şey yine eskisi gibi yürürdü. Gelgelelim,
içinde yaşadığımız dünyada böyle bir şey ahlak bozucu sayılır. İçinde
yaşadığımız dünyada insanlar hala 8 saat çalışmakta, gerektiğinden çok sayıda
mandal yapılmakta, birtakım insanlar iflas etmekte ve mandal yapımında çalışan
işçilerin yarısı işten atılmaktadır. Bunun sonunda yine öteki planda olduğu
kadar boş vakit kalır insanlara; ama bu defa insanların yarısı çok fazla
çalışırken öbür yarısı tamamen aylaktır. İşte, nasıl olsa kalacak boş vakit
bütün insanlık için bir mutluluk kaynağı haline getirileceğine, bu şekilde ne
yapılıp edilip evrensel bir sefalet kaynağı haline getirilmektedir. Bundan daha
büyük bir delilik düşünülebilir mi?
Sıradan işçiler günde 4 saat çalışsalardı hem her şeyden herkese yetecek kadar bulunurdu hem de ortada işsizlik kalmazdı; tabii ufak çapta da olsa, aklı başında bir örgütün bulunduğu varsayılarak. Bu fikir, hali vakti yerinde olanların hiç hoşuna gitmez; zira onlar, yoksulların boş vakitlerini nasıl kullanacaklarını bilmedikleri inancındadırlar.
Hiç kimsenin günde 4 saatten çok çalışmak zorunda kalmayacağı bir dünyada bilime meraklı olan herkes aç kalmadan bilimle uğraşabilecek; her ressam, tabloları ne kadar mükemmel olursa olsun, aç kalmadan resim yapabilecektir. Genç yazarlar, anıtsal eserlerini verebilmek için iktisadi bağımsızlıklarını kazanmak kaygısıyla önce geçim sağlayacak ıvır zıvır eserler vererek dikkati çekmek, neden sonra anıtsal eserlerini verme zamanı gelince de hem böyle büyük eserler verme iştahını hem de yeteneğini kaybetmiş bulunmak zorunda kalmayacaklardır. Meslek çalışmaları sırasında iktisat ya da yönetimin herhangi bir evresine ilgi duyanlar, üniversiteden olan iktisatçıların eserlerini çoğunlukla gerçek yönünden noksan bırakan akademik çalışma yönteminin bağlayıcılığı bulunmaksızın, kendi fikirlerini geliştirebileceklerdir. Tıp adamlarının, tıbbi gelişmeleri öğrenecek kadar zamanları olacak, öğretmenler kendi gençliklerinde öğrendikleri ve aradan geçen zaman içinde gerçeğe uymadıkları meydana çıkmış olabilecek şeyleri alışılagelmiş yöntemlerle öğretebilmek için kendilerini parçalarcasına çabalamak zorunda kalmayacaklardır. Hepsinden önemlisi, sinir bozukluğu yerine, yorgunluk, bıkkınlık, hazımsızlık yerine mutluluk olacak, yaşama sevinci bulunacaktır. Zorunlu çalışma, boş zamanları zevkli kılmaya yetecek kadar olacak; ama bitkinlik yaratacak kadar olmayacaktır. İnsanlar boş zamanlarında yorgun olmayacaklarından sadece edilgin ve yavan eğlenceler istemeyeceklerdir. İnsanların hiç değilse yüzde biri, meslek çalışmaları dışındaki vakitlerini şu ya da bu cins bir kamu yararını hedef tutan çalışmalara ayırabilecekler ve bu çalışmalar geçim sağlamak kaygısıyla yapılmadığı için de, özgünlüklerinin karşısına çıkacak hiçbir engelle karşılaşmayacakları gibi, yaşlı üstatların koyduğu ölçülere uymak zorunda da kalmayacaklardır. Sıradan erkeklerle kadınlar, mutlu yaşama fırsatı elde edeceklerinden, daha sevgi dolu olacaklar, kendi görüşlerine uymayanlara daha hoşgörüyle ve daha az kuşkuyla bakacaklardır. Kısmen bu nedenle, kısmen de uzun ve zorlu çalışmaları gerektireceğinden, savaş isteği ortadan kalkacaktır.
Sıradan işçiler günde 4 saat çalışsalardı hem her şeyden herkese yetecek kadar bulunurdu hem de ortada işsizlik kalmazdı; tabii ufak çapta da olsa, aklı başında bir örgütün bulunduğu varsayılarak. Bu fikir, hali vakti yerinde olanların hiç hoşuna gitmez; zira onlar, yoksulların boş vakitlerini nasıl kullanacaklarını bilmedikleri inancındadırlar.
Hiç kimsenin günde 4 saatten çok çalışmak zorunda kalmayacağı bir dünyada bilime meraklı olan herkes aç kalmadan bilimle uğraşabilecek; her ressam, tabloları ne kadar mükemmel olursa olsun, aç kalmadan resim yapabilecektir. Genç yazarlar, anıtsal eserlerini verebilmek için iktisadi bağımsızlıklarını kazanmak kaygısıyla önce geçim sağlayacak ıvır zıvır eserler vererek dikkati çekmek, neden sonra anıtsal eserlerini verme zamanı gelince de hem böyle büyük eserler verme iştahını hem de yeteneğini kaybetmiş bulunmak zorunda kalmayacaklardır. Meslek çalışmaları sırasında iktisat ya da yönetimin herhangi bir evresine ilgi duyanlar, üniversiteden olan iktisatçıların eserlerini çoğunlukla gerçek yönünden noksan bırakan akademik çalışma yönteminin bağlayıcılığı bulunmaksızın, kendi fikirlerini geliştirebileceklerdir. Tıp adamlarının, tıbbi gelişmeleri öğrenecek kadar zamanları olacak, öğretmenler kendi gençliklerinde öğrendikleri ve aradan geçen zaman içinde gerçeğe uymadıkları meydana çıkmış olabilecek şeyleri alışılagelmiş yöntemlerle öğretebilmek için kendilerini parçalarcasına çabalamak zorunda kalmayacaklardır. Hepsinden önemlisi, sinir bozukluğu yerine, yorgunluk, bıkkınlık, hazımsızlık yerine mutluluk olacak, yaşama sevinci bulunacaktır. Zorunlu çalışma, boş zamanları zevkli kılmaya yetecek kadar olacak; ama bitkinlik yaratacak kadar olmayacaktır. İnsanlar boş zamanlarında yorgun olmayacaklarından sadece edilgin ve yavan eğlenceler istemeyeceklerdir. İnsanların hiç değilse yüzde biri, meslek çalışmaları dışındaki vakitlerini şu ya da bu cins bir kamu yararını hedef tutan çalışmalara ayırabilecekler ve bu çalışmalar geçim sağlamak kaygısıyla yapılmadığı için de, özgünlüklerinin karşısına çıkacak hiçbir engelle karşılaşmayacakları gibi, yaşlı üstatların koyduğu ölçülere uymak zorunda da kalmayacaklardır. Sıradan erkeklerle kadınlar, mutlu yaşama fırsatı elde edeceklerinden, daha sevgi dolu olacaklar, kendi görüşlerine uymayanlara daha hoşgörüyle ve daha az kuşkuyla bakacaklardır. Kısmen bu nedenle, kısmen de uzun ve zorlu çalışmaları gerektireceğinden, savaş isteği ortadan kalkacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder