Bir haber spotu : Prof. Dr. Savaş, "Depresyon 2020 yılında dünyada en
fazla iş gücü kaybına neden hastalık haline gelecek" dedi.
Doğada olan biten ne varsa hâkim iktisada etkisi üzerinden kavrayan şu
öğrenilmiş çaresizliği görüyor musunuz? Düzenin insanlık karşısındaki
mutlak başarısı dilin işgalinde işte böyle ortaya çıkıyor. İnsana kaynak
demekle, bir hastalığı iş gücü kaybıyla ilişkilendiren bir tıp doktoru
yetiştirmek arasında kısacık ama oldukça trajik bir yol var. İnsanın
kendi halini sistemin bekasına tahvil edişinin izlerini görüyoruz.
İçimiz acıyor.
Oysa depresyon dediğimiz zaman insan için yaşamanın manasının
yitmesinden söz ediyoruz. Kederlerin kronikleşmesini, mutsuzluğun,
yerini yurdunu kaybetmişlik duygusunun içinden çıkılmaz bir hal almasını
anlıyoruz.
Sürekli bir melalin kurumsallaşarak insanı ölmek ve yaşamak arasında bir
tercih yapmanın fark etmeyeceği bir boyuta getirmesini söylüyoruz.
Vehamet başka nasıl anlatılabilir bilmiyorum? Bu korkunç halden
konuşurken bir insanın aklına nasıl işler güçler de yürümeyecek demek
geliyor?
Anlamamız gereken asıl patoloji budur. Zira bu bir insanın aklı değil,
ancak bir mekanizmanın aklıdır. Dişlerinin derdine düşmüş bir çarkın
söylemidir. Düşüncemizi teslim almış, dilimizi işgal etmiştir. Asıl
sorun budur.
Hiç kuşkum yok ki 2020 de artacak depresyonun sebebi de bizatihi bu
doktorun da teslim olduğu hakim iktisadın insanlığa dayattığı yaşam
biçimidir.
Tabi niye depresyon var sorusu asla konumuz olamıyor. Haber ve araştırmaların dilinde depresyonu hep mukadder kabul ediyoruz.
Düzenin doktorları tıpkı yobaz din adamları gibiler ve bu durumu günaha
girmek endişesiyle asla sorgulamıyorlar. Depresyonu gökten geliyor kabul
ediyorlar. Aslında ilaç endüstrisinin getirisini ve ekonomik hayatın
dayattığı hırs ve mutsuzluğun değiştirilmesinin maliyetini düşününce
haksız da sayılmazlar
İnsan yine de üzülüyor. Çünkü Dünya pekala bu haberin şöyle verildiği bir yer de olabilirdi.
"2020 yılında depresyon sebebiyle pek çok insanın daha eskisi gibi
aşık olamayacağı, yaşamanın ne muhteşem bir şey olduğunun farkına
varamayacağı, müzik dinlemekten, roman okumaktan, sabah uyanmaktan
bildiği tadı alamayacağı, insanın pırıltısının en önemli manivelası olan
düş kurabilmekten ve umutlu olmaktan kopacağı bildirildi. 2020
yılında pek çok insanın daha annesini ve babasını üzeceğinden endişe
eden doktorlar bunun önüne geçmek için çaba harcıyorlar."
Başar Başaran
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder