Dün akşam bir tweet attım, “Öteki Sinema sitesinin kurucusuyum, seyrettiğim
korku, gerilim, istismar filminin haddi hesabı yok ama ‘haberler’i
izleyemiyorum” diye yazdım. Sabah Pis Yedili, Harem gibi dizilerin müziğini
yapan yetenekli ve insan sevgisiyle dolu dostum Murat Özdemir aradı, “sana çok
hak veriyorum, izlenecek gibi değil, izlediğimde de kâbuslar görüyorum” dedi
telefonda.
Kendi aramızdaki sohbeti buraya da açayım istedim.
Ulusal TV’lerde yayınlanan ana haber kuşağının vatandaşları delirtmek,
intihara meyilli hale getirmek gibi bir misyonu var da biz mi
bilmiyoruz?
Kanaltürk’te gecenin bir yarısı Martin Scorsese ustanın 'Gangs
of New York' filmi yayınlanıyor. Amerikan İç Savaşı öncesi New York’ta çıkan halk
ayaklanmasının çerçevesinde epey şiddet yüklü bir hikâye anlatıyor ama içerdiği
“grafik şiddet”, kurmaca olduğuna ikna olduğumuz bir gösteri… İsyancılardan biri
askerlerin üzerine elinde bir baltayla koşuyor, askerler de onu yaylım ateşiyle
öldürüyor ama kimi öldürdüklerini kimse tahmin bile edemez çünkü adamı ayak
tırnağından saç teline kadar buzlamışlar! Film kuşa çevrilerek ve sürekli
buzlanarak piç edilmiş ki bu kadar buzu Antarktika’da bile göremezsiniz! Sonuç;
TV’de film izlenmez, izlemeyin!
Bu kadar korumacı bir yaklaşım için kime
teşekkür etsek azdır. Devlet baba bizi TV üzerinden gelen şiddet ve çıplaklıktan
korumak için ant içmiş olmalı ama bu dayatmacı anlayışı aşan, Ozon tabakasından
bile daha büyük bir delik var; Haberler!
En dayanılmaz olanları Flash TV
ve Fox’da ama üç aşağı beş yukarı bütün ana haber yayınları aynı… Her akşam evin
ortasında kovalarca suyla temizleyemeyeceğiniz kadar kan, intikam, aldatma,
namus temizleme, cinnet geçirme hikâyeleri… Stephen King’in Shining romanında ki
(Stanley Kubrick tarafından filmi de yapıldı) delirip ailesini katletmeye
çalışan Jack Torrence bile masum kalıyor bu hikâyelerin kahramanlarını
izlerken!
Haberler her gece bize toplum olarak gürültülü bir şekilde
çöktüğümüzle ilgili güdümleme yapıyor. İhtiyacımız olan haberi verdikleri yok,
tek dertleri bizi korkutmak, güvensiz hale getirmek ve sindirmek. TV’nin böyle
bir gücü var gerçekten ve nedense bu “gerçek şiddet”e tanık olmak kimsenin
umurunda değil.
Özel televizyonlar büyük bir heyecan dalgası yaratarak
hayatımıza girdiler ve bir dönem kanuni boşlukları iyi değerlendirerek oldukça
cüretkâr yayınlar yaptılar. Halkın cinsel açlığını TV üzerinden sömürmeye kalkan
bu anlayış oldukça renkli bir on yıllık TV izleme sürecine yol açtı denebilir.
Sansürsüz filmler, erotik şovlar, cinsel imalarla dolu gece programları… Şimdi
izleyemeyeceğiniz ne varsa hepsi!
Zamanla devlet/sistem özel TV’leri
nasıl kontrol edeceğini öğrendi ve bunu toplumu muhafazakârlaştıracak şekilde
kullanıyor. Bir yandan da Haberler üzerinden herkese müthiş bir korku yayılıyor.
Kimseye güvenmeyin, kimseyle birlikte olmayın, işinizi bitirin,
evinize/kümesinize dönün ve kapıları sıkıca kapayın. Hapishanelerde mahkûmları
hücrelerine sokmak için benzer bir yol izlense kesinlikle çok başarılı olunur.
Kimse dışarıdaki hayata dönmek istemez.
Bizi daha duyarlı değil, daha da
duyarsız, şiddeti kanıksamış ve ürkmüş hale getiren bu cinnet senfonilerini
izlemeyin. Çocuklarınızdan uzak tutun! İnanın şimdiye kadar yapılmış bütün korku
filmlerini peşi sıra izleseler bir doz “haberler” almış kadar etkilenmezler.
Televizyondan uzak durmak zor ama “haberler” başladığında kapatın, radyoda sakin
bir şeyler açın, ailenizle güzel şeylerden konuşun. Babalarımızın “aç da ajans
izleyelim” dediği zamanlardan çok öte bir şey var orada artık. İzlemeyin, mutlu
yaşayın.
MURAT TOLGA ŞEN
Kaynak: medyaradar.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder